Notebook

Tiyatro BeReZe kendi mekânında

Tiyatro BeReZe, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde tanışan Firuze Engin, Elif Temuçin ve Erkan Uyanıksoy tarafından 2006 yılında kuruldu ve 20 Mart 2008’de, Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Günü’nde sahnelediği ilk oyunundan günümüze çalışmalarını aralıksız olarak sürdürdü.

Bu süre içerisinde BeReZe, hikâye anlatıcılığı, obje tiyatrosu, clown, buffoon, dans tiyatrosu gibi farklı stillerde, (3 yaştan başlamak üzere) farklı yaş grupları için Türkiye’de ve Almanya, Fransa, Danimarka, Brezilya, Küba ve Makedonya gibi ülkelerde 15 oyun sahneledi. 40’ın üzerinde tiyatro festivaline konuk oldu. 

BeReZe’nin ilk yetişkin oyunu, David Ives'ın ‘Sure Thing’ ve ‘English Made Simple’ ile Elif Temuçin'in ‘Öyle Olsun’ adlı oyunlarından oluşturulan Olsa Olmalı Olabilir (2009) oldu. 2011 - 2012 tiyatro sezonunda, repertuarına, ‘hikâye anlatıcılığı’ ve ‘fiziksel tiyatro’ üzerine akademik çalışmalar yapmak için gittikleri Kopenhag’daki The Commedia School’un direktörü Ole Brekke'nin süpervizörlüğünü yaptığı, Gogol uyarlaması Hikayeden Memurları kattı. 2013'te Danimarkalı tiyatro topluluğu Teatergruppen Batida ile birlikte Søren Valente Ovesen’in yazıp yönettiği Fil adlı ortak projeye imza atan BeReZe, aynı yıl, Türkiye'deki kadın sorununu anlamaya çalışan, metni oyuncuların kendi özgün hikayeleri ile çok eski bir masalın bileşiminden oluşturulan Kırmızı Ayakkabılı Kadınlar adlı oyunu sahneledi. 2014 - 2015 tiyatro sezonuna iki uluslararası projeyle giren BeReZe, Şubat 2016'da  Macbeth / İki Kişilik Kâbus adlı oyununun prömiyerini İstanbul’da yaptı. Son yıllarda artan göçmenlik tartışmaları üzerine; birlikte yaşayabilme ihtimallerimizi ve sorunun kalbindeki görünümleri grotesk bir perspektiften değerlendiren gelGit 2017 yılının sonunda prömiyer yaptı. 2016 - 2018 yılları arasında gerçekleşen Macbeth / İki Kişilik Kâbus ve gelGitin Almanya turneleri sonrası Bremer Shakespeare Company ile başlayan karşılıklı artistik ilgi, tartışmalar ve atölyeler 2019'da meyvesini verdi: BeReZe & Bremer Shakespeare Company Ortak projesi Coriolanus Ekim 2019'da Bremen'de sahnelenmeye başladı.

İlk kez, Gogol’ün "Burun", "Palto" ve "Müfettiş" adlı öykülerinden uyarladıkları Hikayeden Memurlar’la tanıdığım Elif Temuçin ve Erkan Uyanıksoy’un hikâye anlatıcılığı ile fiziksel tiyatro unsurlarının bir araya getirildiği bu zorlayıcı çalışmadan müthiş etkilenmiştim. Önümüzdeki sezon Türkiye’de sahneleyecekleri Coriolanus haricinde, o günden bu yana, yukarıda sözü geçen tüm yetişkin oyunlarını büyük hayranlıkla izlemiş, tiyatromuzun az sayıda fenomen oyuncularından Erkan Uyanıksoy’un Guildenstern ve o unutulmaz Feste  yorumlarına bayılmıştım.

2019-2020 sezonundan itibaren BeReZe oyunlarını, Lüleci Hendek Caddesi 20/A, Hacımimi Mah, Beyoğlu adresindeki kendi mekânı BeReZe Gösteri Evinde sahnelemekte. Web sitelerindeki programa mutlaka göz atın derim. Ara ara sahnelemeye devam ettikleri repertuarlarındaki bazı oyunları ve özellikle hâlen sahnelemeye devam ettikleri Macbeth / İki Kişilik Kâbusu izleme fırsatınız olabilir. 

BeReZe’de 3 Ocak’ta sahnelenmeye başlayan, Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü desteğiyle üretilmiş olan An-Sızı-N, Elif Temuçin’in yazdığı ve oynadığı, Erkan Uyanıksoy’un yönettiği, dramaturgisini Firuze Engin’in yaptığı tek kişilik bir oyun. Sahne tasarımını Asude Kılıç, ışık tasarımını Beril Yavuz, kostüm tasarımını Saniye İnce üstlenmiş. Müzisyen Kerem Erverdi performansı başarıyla tamamlıyor.

An-Sızı-N, günümüz dünyasına, 16 yaşında, pop kültürüne aşina bir kızın gözlerinden bakıyor. Ses tasarımını da birlikte yapmış olan Elif Temuçin & İrem Akbal ikilisinin genç insanlarla yaptığı çok sayıda röportajdan yola çıkarak oluşturduğu oyun, izleyiciye ergen dünyasının kapılarını açıyor. Çok katmanlı metni, önemsemediğimiz çok sayıda olayın o yaştakileri nasıl derinden etkileyebildiğini, henüz yaşama tam olarak girmedikleri için kavram olarak ölümü de tam olarak algılayamayışlarını, büyük acılardan kaçmak için kederlerini baskı altına alabildiklerini, müthiş gözlemleriyle bizleri acımasızca yargılayabildiklerini, hayal dünyalarının paralelinde geliştirdikleri gerçekçi bakış açılarını, ufak ufak, ama çok etkileyici dokunuşlarla çizmeyi başarıyor. Anlatılanlar kadar satır aralarında sezindirilenlerin de önem kazandığı metin, pop kültürün göreceli olarak yüzeysel öğelerinden yola çıkarak, tüm ergen kuşağının derinlerine inebiliyor. Çift anlamlı “Umut öldü” tümcesinde olduğu gibi epey acıtıcı anları da var. 

Hem gerçek hayatta, hem de tiyatroda birbirinin ruh ikizi olan Erkan Uyanıksoy ve Elif Temuçin, yönetmen oyuncu ikilisi olarak müthiş etkileyici bir iş çıkarıyorlar.

Oyun alanına girdiğimizde Elif bizleri, dansları, konuşması ve beden diliyle 16 yaşında bir kıza dönüşmüş olarak karşılıyor. Tanıdığımız, yaşını göstermese de 1981 doğumlu olduğunu bildiğimiz Elif, 90 dakika boyunca 16’lık İpek oluveriyor. Anlatması zor, ama hissedilmesi heyecan verici bir dönüşüm.

Kimi zaman güldüren, kimi zaman içimizi acıtan dokunaklı ve inandırıcı yorumuyla oyunu götüren yazar oyuncu, oyun bitip de tekrar Elif Temuçin’e dönüştüğünde, bizleri dekoru oluşturan dolapların ve çekmecelerin içini karıştırarak, mektuplarını ve sakladıklarını araştırarak gezilebilecek bir sergi alanına dönüşen oyun alanında, İpek’in iç dünyasında bir gezintiye davet ediyor. Bu serginin tasarımını yapan Ali Saltan, duvarlarda keşfettiğimiz nefis siyah-beyaz portre fotoğraflarını da çekmiş. 

Eşim de ben de oyunu çok beğendik ama, asıl en gerçekçi değerlendirmeyi sergiyi gezerken lafladığım yaşları 18 civarındaki iki delikanlı yaptı. Biri oyunda kendinden çok şey bulduğunu söylerken, diğeri de bir saat bile tiyatro izlemekte zorlanırken oyunu neredeyse soluk almaksızın seyrettiğini belirtti.

Çok iyi bir metnin çok etkileyici bir sahnelemesi. Sakın kaçırmayın derim. Hele ergen yaşlarda çocuğunuz varsa mutlaka onlarla izleyin. Ben, 16 yaşındaki küçük torunumla bir daha görmeye kararlıyım.

Erdoğan Mitrani
Şalom
8 Ocak 2020