Tenkit

Kumbaracı50’de Neler Oluyor Neler!

(...)
Bu yıl, özellikle Tiyatro BeReZe’nin de katkılarıyla, Kumbaracı 50’de çocuk izleyicilerin yetiştirilmesine daha da fazla yoğunlaşılıyor.

BeReZe’nin bir obje tiyatrosu çalışması olarak üç yaş üstü çocuklar için Sevim Ak’ın aynı adlı öyküsünden sahneye uyarladığı ‘Kayıp Eşya Bürosu’, yönetmenliğini Torkild Lindebjerg’in yaptığı, metinlerini Elif Temuçin ile Erkan Uyanıksoy’un yazdığı ve ilk kez Kopenhag’da sahneledikleri ‘Çok Soğuk’ adlı altı yaş ve üstüne yönelik sözsüz oyun ve Tiyatrotem’in, kukla, illüzyon, ortaoyunu ve gölge oyunu gibi geleneksel türlerden yola çıkarak oluşturduğu ‘Lahana Sarma’ şu anda sahnelenmekte olanlar.

Ayrıca BeReZe, atıkların ve gündelik yaşamda önemsiz görülen birçok malzemenin her çocuğun yapabileceği basitlikte birer kuklaya dönüşmesinin amaçlandığı bir çocuk atölyesini de sürdürüyor.

Tiyatro BeReZe, 2006 yılında Ankara Üniversitesi D.T.C.F Tiyatro Bölümü’nde tanışan Erkan Uyanıksoy, Elif Temuçin ve Firuze Engin tarafından kurulmuş. 2008’den bu yana çalışmalarına aralıksız olarak eden topluluk önce Ankara’da, sonra da İstanbul’da ‘Sen Uzaktayken’, ‘Ama Bana Lazım’ gibi çocuklara yönelik oyunlar sahnelemiş.

Büyükler için ilk oyunları ‘Olsa Olmalı Olabilir’i önce Ankara’da sonra da İstanbul’da da sergilemişler.

BeReZe ile ilk kez geçen akşam, Erkan Uyanıksoy ve Elif Temuçin’inThe Commedia School’da hikâye anlatıcılığı ve fiziksel tiyatro üzerine akademik çalışmalar yapmak için gittikleri Kopenhag’da, okul direktörü Ole Brekke’nin supervisor’lüğünde ortaya çıkardıkları ‘Hikâyeden Memurlar’oyunu ile tanıştım ve bu tanışma benim için tiyatro mevsiminin en eğlenceli ve en heyecan verici sürprizlerinden biri oldu!

Uyanıksoy ve TemuçinN.V.Gogol’ün ‘Burun’, ‘Palto’  ve ‘Müfettiş’ adlı öykülerinden uyarladıkları ‘Hikâyeden Memurlar’ı, tamamen çıplak bir sahnede, dekorsuz, kostümsüz ve aksesuarsız yorumluyorlar. Minimalist bir ortamda, siyah pantolon-bluz giymiş iki genç insan, yaş ya da cinsiyet gözetmeksizin karakterden karaktere geçiyorlar, tek veya iki kişiyken kalabalık guruplara dönüşüyorlar. Hikâye anlatıcılığı ile fiziksel tiyatro unsurlarının bir araya getirildiği bu zorlayıcı çalışma aslında çok iddialı. Oyunculuktaki en ufak aksama bir fiyaskoyla sonuçlanabilir. Erkan Uyanıksoy ve Elif Temuçin bu külfetli çalışmanın altından başarı ile kalkıyorlar. İzleyici ile ilk replikten kurdukları iletişimi oyunun sonuna kadar keyifle devam ettiriyorlar.  Ellerindeki tek enstrümanı, bedenlerini ve seslerini büyük bir rahatlıkla kullanıyorlar. İnandırıcılıkları o kadar üst düzeyde ki, yalnız içine girdikleri kişilikleri değil, neredeyse olayların geçtiği mekânları bile var edebiliyorlar. Metin çalışmaları da çok iyi. Danimarka’da ‘Burun’ ve ‘Palto’yu uyarlamışlar, ‘Müfettiş’i ise Türkiye’ye döndükten sonra oyuna katmışlar. ‘Memurlar’ alt başlığı altında topladıkları üç öyküde, Rusya’nın çetin bürokrasisinde yaşam savaşı veren memurcukları, üst rütbelileri, alt rütbelileri, yukarıdakileri, aşağıdakileri, küçük memurların büyük hayallerini, büyük memurların küçük hesaplarını izleyiciye hem güldürerek, hem düşündürerek bir saatten az bir sürede aktarabiliyorlar.  Tiyatro mevsiminin olmazsa olmazlarından...
(...)

Erdoğan Mitrani
Şalom Gazetesi
25 Nisan 2012