Tenkit

Ben Bunu Yapıyorum ki!

Ayı Pu'da bir bölüm vardır. Pu baykuşa gelir, çünkü bir sorusu vardır. Baykuşun kapısında, tokmağın üzerinde, şu notun yazılı olduğu bir kağıt asılıdır:

"CEVAP İSTİYORSANIZ LÜTFEN ZİLİ ÇALIN"

Ve başka bir notun yazılı olduğu başka bir kağıt da zilin üzerinde asılıdır.

"CEVAP İSTEMİYORSANIZ, KAPIYI VURUN"

Pu kağıtları okur ve kapı tokmağına vurur ve tokmağa basar ve zile basar ve zile vurur, kapıyı
yumruklar ve bir de avazı çıktığı kadar bağırır.

"BAYKUUUŞ! CEVAP İSTİYORUM. BEN AYI!"

Bu hikayedeki Pu, bir çocuğa benzetilebilir. Çünkü onların hep soruları vardır. Basit sorular. Biz baykuşlar için önemsiz sorular. Cevabını çok iyi bildiğimiz ama bazen ona nasıl izah edileceğini hemen bulamadığımız, karmaşık sorular. Ya da ne zamandır sormayı ihmal ettiğimiz önemli sorular.

Ve bir merak söz konusu olduğu zaman, kapının açılması dışında hiçbir şey o kadar önemli değildir. Çocuk, zili çalar, kapıyı yumruklar, tokmağı vurur, bir cevapta ısrar eder ve atlatılmayı asla kabul etmez.

Merak etmek ve oyun oynamak dışında çocukları basitçe başka ne tanımlayabilir?

**

"Tiyatroyu da Kim İcat etti?"

İşte, kapıyı yumruklayan, zili çalan ve avazı çıktığı kadar bağıran bir soru.

Bir çocuktan gelen bu soruyu Dario Fo şöyle yanıtlamış :

"Neyse ki sana tiyatronun ne olduğunu anlatmak gerekmiyor. Çünkü tiyatro bütün çocukların bildiği bir şeydir. Herhangi bir karakter ya da hikaye uydurduklarında, roller icat ettiklerinde ve tek başına ya da birlikte oynarken doğaçlama yaptıklarında, her gün yeniden oynadıkları, hep aynı oyundur tiyatro. İşte tam olarak budur!" (*)

Çocuk tiyatrosuyla haşır neşir olurken, baykuşun bu yanıtını bir pusula gibi cebimizde
taşıyabileceğimizi fark ettik.

Şuna bak!

Bir karakter yaratmak, aklımızdan bir hikaye uydurmak, gördüğümüz - tanıştığımız şeyleri tekrarlamak..

Ve bazı soruları avaz avaz sormak..

Ve bulduğumuz bazı cevapları herkesle paylaşmak..

Ve hayal ettiğimiz her şeyi (gerçekte mümkün olamayacak şeyleri bile) oyun yoluyla var etmek.

Bunların hepsi çocukça şeyler.

O halde bunlardan en çok da bir çocuk keyif alabilir..

**

İşin aslı, genellikle Pu'nun tekmelediği kapının arkasında her şeye cevap verebilecek kadar ilgili ya da kudretli bir şey yoktur. Üstelik baykuşların da ayılar gibi bazı merakları olabilir. İşte bazı baykuşlar, kapıyı açıp dışarı çıkar ve tıpkı Pu gibi kapıyı tekmeleyip, bağırmaya başlar.

Tiyatro ile çocukların oyunları arasında herhalde böyle bir benzerlik var.

**

Bu sezon, Kayıp Eşya Bürosu'nu izleyen 5 yaşındaki bir seyircimiz, oyundan sonra babasına döndü ve biraz da yukarıdan, şöyle dedi:

"Ben bunu yapıyorum ki!"

Büyük olasılıkla onu taklit ettiğimizi söylemeye çalışıyordu.

Düşününce, hiç de haksız değil.

**

20 Mart Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Günü kutlu olsun!

Firuze Engin
2011

(*) Bettina Stiekel , Çocuklar Soruyor Nobelliler Cevaplıyor, İş Bankası Kültür Yayınları